GEBELİKTE KORONAVİRÜS (COVİD-19) RİSKLİ Mİ? NASIL KORUNULUR?

Dikkat: sayfadaki video ve bu videonun transkripsiyonu olan bu yazı 18.3.2020 tarihinde yayınlanmıştır, an itibarıyla (Haziran 2021) toplu alanlarda maske kullanımı yasal olarak zorunludur. Maske yasal olarak kullanmaya devam edin, ancak sosyal mesafeyi korumanın ve toplu alanlara hiç girmemenin maske kullanmaktan daha etkili olduğunu unutmayın, yakın temasta maske sizi yeterince korumaz).


Şu anda bir anne adayına virüsün bulaşma, bulaşırsa onda enfeksiyon yapma, enfeksiyon yaptığında veya eğer enfeksiyon yapmadan, yani belirtiler olmadan sadece kanında dolaştığında bile karnındaki bebeğine bulaşma olasılığı, bebekte de herhangi bir sorun olma olasılığı, şu anki verilere göre oldukça düşük. 

 

Bu konuyla ilgili, bilimsel bir dergide yayınlanmış bir çalışmada Çin'de yaşayan ve Koronavirüs kesin tanısı konmuş 9 anne adayının bebekleri doğduktan sonra bebeklerin boğaz sürüntülerinde ve anne adaylarının sütlerinde herhangi bir virüse rastlanmamış. 

Çalışma sadece 9 kişiyle sınırlı kalabilmiş çünkü anne adaylarında görülme oranı şu anda oldukça az. 



GEBELİKTE KORONAVİRÜS (COVİD-19) RİSKLİ Mİ? NASIL KORUNULUR? (MASKE, ELDİVEN, EL YIKAMA, KOLONYA)


Vaka sayısı ve olumsuz sonuçlar tabii ki sürekli olarak televizyonlarda takip ettiğimiz gibi artıyor ama şunu da bilmeliyiz ki dünya nüfusuna oranladığımızda virüsün çok aşırı yaygın olmadığını söyleyebiliriz.

Bu virüsten dünyanın korkmasının nedeni daha önceki SARS ve MERS adı verilen aynı grupta yer alan virüslerle ilgili deneyimlerimiz: bu iki virüsün yarattığı olumsuz sonuçların burada da karşılaşılması endişesi bilim insanlarını ve tüm dünyayı paniğe sevk etti. 

Elimizde bu enfeksiyona benzerliği olması nedeniyle karşılaştırmak amacıyla sadece grip ve soğuk algınlığı enfeksiyonları var: Ateşin 38 derece ve daha fazla olması, kuru öksürük ve diğer bazı belirtilerin olması önemli olmakla beraber bir kişi bu belirtiler olmadan da kanında virüsü taşıyabilmektedir. Özellikle çocuklar hiç belirti olmadan sadece taşıyıcı konumunda bu virüsü diğerlerine bulaştırabilmektedir.

Tekrar söylemek gerekirse: ülkemizde zaten birkaç günden beri yeterince önlem alındığından şu anda bir anne adayına bu virüsün bulaşma olasılığı son derece azdır. 

Tabii ki son derece az olsa bile olasılık hiç yok diye birşey olmadığı için biz önlemlerimizi almaya devam edeceğiz: 

1) Öncelikle sosyal izolasyon, gereksiz fiziksel iletişimden kaçınmak önemli. İletişimi hepimiz seviyoruz insanlar olarak ama bu kriz günlerinde gereksiz iletişimden kaçınmak çok önemli. Sosyal medyada iletişim kurarken çarpık ve korkutucu paylaşımlara alet olmaktan kaçınmalıyız. Bazı paylaşımlarda vaka sayısının aslında daha fazla olduğu ve gizlendiğinden bahsedilmektedir. Günümüz dünyasında herhangi bir şeyin gizli kalmasının hemen hemen mümkün olmadığını unutmamalıyız. An itibarıyla enfeksiyon durumu ne kadar bildirilmişse gerçeğin o olduğunu ve daha fazlası olmadığını düşünüyorum.

Sosyal izolasyon derken mümkün olduğu kadar sokağa çıkmamak önemli ancak tabii ki anne adayları doktor kontrollerine ve doğurmuş olanlar bebeklerinin kontrollerine mutlaka gitmelidirler. Eğer toplu taşıma kullanılıyorsa diğer insanlarla 1-2  metre mesafesini korumak son derece önemlidir. 

2) Eve geldikten sonra el dezenfeksiyonu son derece önemlidir. Ellerimizi 20-30 saniye boyunca sabunla yıkadığımızda ellerimizin dışarıda temas ettiği yüzeylerdeki virüsler ciddi anlamda elimine edilmiş olur. Özellikle düz ve pürüzsüz yüzeylerde virüs daha kolay barınmaktadır. 

Elleri sabunla yıkamak, elleri kolonya ile silmekten çok daha etkilidir. Kolonya kullanırken biz Türk insanları kolonyayı yüzümüze de sürme alışkanlığımız var, bundan aşağıda bahsedeceğimiz el- yüz temasını engellemek için kesinlikle kaçınmalıyız. Kolonya tabii ki korur ama sürekli kolonya kullanmak el cildimizde tahriş yaratır. 

3) Virüs solunum yollarımıza dokunmakla değil, elimizi yüzümüze temas etmekle bulaşır. Bu nedenle dezenfeksiyon öncesi elimizi yüzümüze temas etmemeyi öğrenmeliyiz. Özellikle kış aylarında gripal enfeksiyonun arttığı dönemlerde bundan sonrası için bunu kendimize ders edinmeliyiz. Virüs bulaşmış elimizi yüzümüze götürdüğümüz zaman, özellikle de ağzımıza, gözümüze, burnumuza götürdüğümüz zaman virüslerin solunum yollarımıza girme olasılığı ve solunum yollarımıza girdikten sonra da enfeksiyonu başlatma olasılığı artar. 

4) Maske kullanımından bahsedecek olursak: Birçok otorite maskenin korumadığını söylüyor, bir kısmı da mutlaka maske takılmalı diyor (mart 2020). Maske takılmasının, sık sık değiştirilmek koşuluyla zararlı olduğunu düşünmemekle birlikte karşıdaki kişinin taşıdığı virüsten korunmak için değil, bizdeki muhtemel virüsü karşı tarafa bulaştırmamak için faydalı olduğunu düşünüyorum.

Maskeyi biz cerrahlar eğer bizde o anda bir mikrop, bir virüs, bir bakteri varsa bakterinin veya virüsün ameliyatını yaptığımız hastamıza bulaşmasını engellemek için kullanırız, kendimizi korumak için değil. 

5) Eldiven kullanımı: Cerrahi eldivenleri de biz yine elimizi önceden dezenfekte etmiş olmamıza rağmen ameliyat esnasında eğer eldiven yırtılırsa o elimizde muhtemel olabilecek olan az sayıda kalmış olan bakterilerin veya virüslerin ameliyat ettiğimiz sahaya bulaşmasını engellemek için kullanıyoruz. Yani eldiven bizi korumaz, o nedenle özellikle uzun süre değiştirilmeden kullanıldığında mikrop yuvası olabilecek olan eldiven kullanımından kaçınmalıyız.



Hayatın devam ettiğini unutmamalıyız. Bu virüs de her zaman olduğu gibi insanlık tarihindeki bütün pandemilerde olduğu gibi mutlaka bitecek. Günümüzde kitlesel ölümlere neden olan pandemi oluşma olasılığı çok yüksek değil. Çünkü hemen farkına varıyoruz, bilinçleniyoruz, aramızdaki sosyal iletişim sayesinde birbirimizi uyarıyoruz ve bilim de hemen olmasa bile kısa zamanda çaresini buluyor.

Anne adaylarının hiçbir şekilde panik olmaması önemli zira şu andaki rakamlar dünya nüfusuyla ve her yıl çok daha fazla sayıda ölüme neden olan grip ile karşılaştırıldığında oransal olarak son derece az ve olumsuz sonuçların büyük kısmı daha çok kronik hastalığı olan ve/veya ileri yaşlarda olan insanları ilgilendirdiğini göstermektedir. Anne adayları da genç bir popülasyon olduğu için olumsuz sonuçların bu grupta olma olasılığı çok daha az.

Anne adaylarına tekrar tavsiye ediyoruz: Öncelikle olasılığın az olduğunu gerçeğini her zaman düşünmeli ve duygularımızı bir kenara bırakmalıyız. Günlük hayata tekrar geri dönmenin zamanı geldi. Hayatımıza geri dönmeli, çocuklarımızın ve kendimizin ruh sağlığını korumalıyız, hayat devam edecek. Her zaman olduğu gibi insanlık olarak biz bunu hem bilim insanları sayesinde hem doktorlar sayesinde hem de kendi aldığımız önlemler sayesinde eninde sonunda yeneceğiz. Sürekli olarak bu olaya odaklanmamak ruh sağlığımız açısından son derece önemli. Anne adaylarının çevresindeki kişilerin de bu konuda sağduyulu olması ve anne adayını korkutmaması son derece önemli. 

Çok kısa zamanda bu olayı da insanlık olarak atlatacağımızı düşünüyorum ve tüm anne adaylarına sağlıklı ve mutlu bir hamilelik dönemi ve çok güzel bir doğum diliyorum.

Dr. Kağan Kocatepe


Video: Hamileler, emziren anneler, gebelik planlayanlar COVİD-19 aşısı olmalı mı? BioNTech mi, Sinovac mı?

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

Video: TURKOVAC, "Türk" "korona" virüs - Covid-9 aşısı hakkında görüşüm - Dr. Kağan Kocatepe

Dr. Kağan Kocatepe Youtube Kanalı >>

İLGİLİ KONULAR: