SORU:

Ben 25 yaşında, 10 haftalık hamile daha önce hiç gebelik geçirmemiş bir bayanım.

Doktor kontrolümde 7 haftalık kontrolüm normal geçti. Sonrasında (3 hafta sonra) 2-3 gün kahverengi akıntı geldi. Bunun sonucunda doktoruma başvurdum. Bebegimin hareketsiz oldugunu ve kalp atısını duyamadıgını ultrasonla belirledi. Kesem büyükken ve cenin yaklasık 6 cm olması gerekirken sanki 6-7 haftadaki gibi 1-2 cm kalmıs. 

Sonrasında kürtajla bebegim alındı ve tahlile gonderildi. Yeniden gebelik icin 3 ay beklememizi söyledi. Bebek ölümünün sebepleri neler olabilir? Genetik bir sorun var mıdır? Varsa nasıl giderilebilir? 

Yeniden hamilelikte tekrar etme şansı nedir? Daha onceden guatr rahatsızlıgı gecirdigim ve kansızlık yaşadıgım belirlendigi için bu da bebek olümüne yol açmıs olabilir mi?

CEVAP:

Bebeğinizin ölçüleri dikkate alındığında 7. haftadaki kontrolden kısa bir süre sonra öldüğü anlaşılıyor. Düşük olayı da 3 hafta sonra başlamak üzereyken (kanamanız olduğunda) doktorunuz doğru bir karar vererek olayı hızlandırmak için müdahaleyle gebeliği sonlandırmış. Özellikle erken gebelikte görülen düşüklerde en sık görülen neden gelişmekte olan bebeğin kromozomlarının normal olmamasıdır. Kromozomlardaki anormallik organların ve plasentanın uygun bir şekilde gelişmesini engellemekte ve bu yüzden de bebeğin ölümünden belli bir süre sonra düşük gerçekleşmektedir.   Tümüyle normal başlayan bir gebeliğin düşükle sonlanma riski yaklaşık %15'tir. Buna henüz adet gecikmesi olmayan dönemde ortaya çıkan düşükler de eklendiğinde bu oran %35'e kadar çıkmaktadır.   Düşük oranlarının genel olarak bu kadar yüksek olmasının nedeni insan neslinin mükemmel olmaya devam etmesini garanti altına almaktır. Kromozom anomalili bebeklerin %90'ından fazlası bu şekilde, kaba bir tabirle, elimine edilmekte ve dünyaya sağlıklı bireylerin gelmesi sağlanmaktadır. Buna doğal seleksiyon adını veriyoruz.

Bebekte kromozom anomalisi oluşmuş olmasının en sık nedeni "tesadüfidir" ve genellikle tekrarlayıcı özelliği yoktur.  

Elbette düşüğün bunun dışında görülebilecek yüzlerce nedeni olabilir.   Ancak erken dönemde bir kez düşük yapanlarda, eğer kronik bir hastalıkları yoksa, herhangi bir araştırma yapma gereği duymuyoruz. Arka arkaya iki veya daha fazla düşük yapanlarda ise bazı ileri tetkiklerin yapılmasını öneriyoruz.  

Daha önceden geçirdiğiniz tiroid hastalığı (guatr) ile ilgili tetkikleri tekrarlatmanızı öneriyorum.  


SORU:  

Düzensiz adet dönemi geçirmeme rağmen evliliğimin 3.ayında hamile olduğumu gebelik testi sonucunda öğrendim ve bir hekime kontrole gittim. Ultrasonda gebeliğin 4.haftasında olduğum anlaşıldı ve 2 hafta sonra bebeğin kalp atışlarının dinlenilmesi için gittiğimde kalp atışı alınamadığından 10gün sonra bir daha gelmem söylendi . Sonuç olarak 7.5 haftalık hamile iken kanamam oldu ve acilen doktora gittiğimde gebeliğin sona erdiğini ve acil kürtaj olmam gerektiğini söylediler ve ertesi gün bebek alındı. Sormak istediğim 7-8 hafta karın ağrısı çekerek geçirdiğim gebelik döneminin bu sonucu doğurması ağrılarla ilişkili olabilir mi ve şu an çocuk sahibi olmak isterken tekrar böyle bir sorun çıkabilirmi? Yaşım 25 ve tekrar hamile kalmaktan birazcıkta korkuyorum yaşadıklarımdan sonra. Ne tavsiye edebilirsiniz?



CEVAP:

Düşüğün en önemli belirtisi kanamadır, ancak bazen öncesinde uzun süren ağrı dönemleri de olabilir.

Bir kez düşük yapmış olan bir bayana önereceğimiz fazla birşey yok. Zira tanısı konmuş gebeliklerin yaklaşık %15'i düşükle sonuçlanıyor ve bu bayanların çok büyük bölümü düşük sonrasında hiçbir tedavi görmeden de sağlıklı bebek sahibi olabiliyorlar. Tedavi edilmesi gereken anemi (kansızlık) gibi bir sorununuz yoksa kendinizi psikolojik olarak hazır hissettiğinizde gebe kalın. Eğer bu ikinci gebelik de düşükle sonuçlanırsa o zaman olumsuz bazı şeyler düşünmek ve tetkikler yapmak gerekebilir. Tek bir düşük bu zahmetli ve pahalı tetkiklerin yapılması için yeterli bir neden değil.


SORU:  

7 haftalık hamileyim. 32 yasındayım ve bu benim ilk hamileliğim
hamileliğimin 5.haftasında sadece iç çamaşırımı etkileyecek kadar bir kanamam oldu. 7.haftada da kahverengi bir akıntı oldu.Bu akıntıda kahverengi peltemsi bir görünüm vardı. Herhangi bir ağrım yok. Düsük belirtisi olabilirmi? Değilse sebebi ne olabilir? Tesekkür ederim.

CEVAP:

Tarif ettiğiniz belirtiler düşük tehdidine uyuyor. En kısa zamanda ultrason ile değerlendirilmeniz gerekmektedir...


SORU:  

Ilk hamileligim 4 haziranda 2000 de 7 haftalikken dusuk oldu. Kurtaj oldum. Hemen tekrar hamile kaldim.Ben su anda 6 haftalik hamileyim . Ilk hamileleigimdede hissettigim kasiklarimdaki agriya benzer bir agriyi tekrar hissediyorum. Normalde adetim cok sancili gecerdi ama ev doktorumun verdigi Femex adinda hap sayesinde hic hissetmiyordum. Kasiklarimdaki agriyida adet oncesi sancima benzetiyorum. Tabiki cok siddetli degil. Su anda akintimda yok. Dusugun baslama belirtisi olabilirmi? Acaba dusukle bir ilgisi olabilirmi?

CEVAP:

Öncelikle tek başına ağrının düşük belirtisi olmadığını söylemeliyim. Düşüğün değişmez belirtisi kanamadır. Kanama olmadığı sürece ağrıyı başka nedenlere (idrar yolu enfeksiyonu gibi) bağlamak ve bu yönde inceleme yapmak daha uygun olur. Ağır kaldırma konusuna gelince, kaldırdığınız çocuklar sanırım çok ağır değiller. Ağır kaldırmak, aşırı miktarlarda ağırlıklar hariç, düşük nedenleri arasında yeralmazlar.


SORU:

Ben 4.5 aylık hamileyim, ilk dört ayımda aldığım 5 kilomla kendimle gurur duyarken birden, son iki haftada 3 kilo almanın şokunu yaşıyorum hala, umarım bunda bir terslik yoktur, çünkü beslenmemde herhangi bir değişiklik yapılmadı.

Ama esas sorum şu Kağan Bey; sezeryan mı normal doğum mu hala karar verebilmiş değilim, ancak daha çok normal doğumdan yana olmama rağmen çevremdekilerin sürekli bana sezeryanın bebek açısından daha sağlıklı olduğunu söylemeleri kafamı karıştırıyor, tabii ki bir de dayanılmaz sancıların, onların tabiriyle "gereksiz yere çekilmesi" olayı etken.

Bu yüzden "ağrısız doğum" ile ilgili biraz bilgi almak isterim sizden. Tam olarak nasıl gerçekleşiyor? Kimlerde kesinlikle uygulanamaz? Sonrasında ortaya çıkabilecek sıkınıtılar nelerdir? Bebek açısından herhangi bir negatif etkisi var mı? Bu konuda Istanbul'da uzmanlar kimler? Amerikan Hastanesi bu konuda ne durumda?

Bana, yoğun çalışmalarınızın yanısıra, bu konularda biraz bilgi aktarabilirseniz çok sevinirim...iyi çalışmalar dilerim.

CEVAP:

Gebelik esnasında alınması gereken kilonun miktarının alt ve üst sınırı saptanmıştır, ancak sınırın altında ya da üstünde kalanlar için kesinlikle bir risk artışı olduğunu ya da olmadığını söylemek imkansızdır. Bebeğin gelişimi, anne adayının tansiyonu ve idrarda protein varlığı ya da yokluğu alınan kilodan daha önemlidir. Kısa sürede fazla kilo alınması durumunda ilk önce bunlar üzerinde durulmalıdır. Ek olarak, fazla kilo alınması gizli bir diabete (şeker hastalığı) bağlı olabileceğinden bunun araştırılması gerekir. 

"Ağrısız doğum" diye bir kavram aslında bilimsel olarak tartışılır bir kavram, çünkü doğum aslen ağrılı bir olay değildir. Doğum eylemini "ağrılı" kılan bir yandan gebelerin gebeliğin başından itibaren çevresinde bulunan kişilerden aldıkları negatif şartlandırmalar, öte yandan gebenin yapısal olarak ağrı eşiğinin düşük olmasıdır. Bu da sonuçta gebelerin bir kısmının doğum eylemini bir psikolojik travma, şanslı bir kısmının ise kadın olmanın bir parçası olarak yaşanan bir tecrübe olarak algılamalarına neden olmaktadır.

İşte "ağrısız doğum" uygulamalarının ortaya çıkış nedeni gebelerin çoğunun bu "psikolojik travma"yı en az hasarla atlatmalarını sağlamaya yöneliktir. Bu amaçla hiç bir ilaç kullanmadan uygulanan psikoprofilaktik metod (gebenin psikolojik olarak bu negatif şartlandırmalardan etkilenmesinin önlenmesi ya da etkilerin geri döndürülmesi-Lamaze metodu) ve epidural anestezi denen uygulama mevcuttur. Epidural'de anestezik madde bir enjektör yardımıyla belden omurilik etrafına verilmektedir. Ağrıyı önlemede etkin bir metoddur ancak doğum eyleminin ikinci evresini yavaşlatıcı etkileri sözkonusu olabilmektedir. Bu yavaşlatıcı etkiler de bazı durumlarda doğumun eylem başladıktan sonra sezeryan ile sonuçlanmasına ya da ikinci evrede vakum uygulanmasına neden olabilmektedir. Epidural uygulamaları konuda eğitim görmüş kişilerce uygulandığında genellikle risksiz ve yanetkisiz gerçekleşmektedir.

İkinci konuya gelince: şu andaki bilgilerle anne adayının sağlığı açısından normal doğumun daha sağlıklı olduğu kesindir. Bebek açısından ise tam olarak kanıtlanmamış olmakla beraber muhtemelen normal doğum daha sağlıklıdır.

Benim önerim: eğer ağrı eşiğiniz düşükse (yani ağrılı uyaranlara karşı hassassanız)  doğum eyleminde epidurali deneyin. Doğum için de ilk planda normal doğumu deneyin. Size epidural uygulayacak kişi hakkında belli bir isim veremem ancak daha önce bu uygulamayı denemiş ve ağrısız doğum yaptığını söyleyen arkadaşlarınızdan uygulamayı yapan anestezist doktorun ismini alarak o doktorla irtibat kurun.


SORU:

Ben doğum yaparken yaşayacağım ağrının şiddetli olmasından korkuyorum. Net'te tesadüfen karşılaştığım bir sitede " Avrupa'da insanların ağrısız doğum için doktora başvurdukları ve sadece yapılan bir iğne ile doğum ağrılarının % 85 azaldığı ve bu uygulamaya Avrupa halkının %80'inin katıldığı " yazıyordu. Ülkemizde bu tür doğumların ağrı duyulmaması için yapılan iğne nedeniyle tercih edilmediğini ve bu iğnenin bebeğe zarar verebileceğini söylüyorlar, fakat ben inanmıyorum. Ağrısız doğum yapmak için hangi hastaneye gitmem gerekiyor ve ağrısız doğum için bana önerebileceğiniz herhangi bir bilginin olup olmadığını bilmek istiyorum.

CEVAP:

Ağrısız doğum ya da epidural anestezi adlı yöntem tecrübeli kişiler tarafından uygulandığında komplikasyon yani "terslik" oluşma oranı düşük ve çoğu anne anne adayında doğum "ağrısını" kesmekte etkili bir yöntemdir. Her tıbbi müdahalede olduğu gibi elbette epidural ile doğumda da bazı riskler vardır. Yöntem tecrübeli bir anestezist tarafından uygulandığında bu riskler çok daha az görülür. Bizde epiduralin az uygulanmasının nedeni bu konuda eğitim almış anestezist sayısının düşük olmasıdır.


SORU:

sormak istediğim epidural anesteziyle doğumun anneye felç etkisinin ihtimalinin kaç olduğu? bu % 1 olsa bile sanırım fazla riskli.ya da bunu istanbul da riskini yok ederek yapan kişiler var mı?

CEVAP:

Her türlü cerrahi işlemde geçerli olduğu gibi bu işlemde de geçerli kural: komplikasyonlar yok edilemez ve azaltılamaz. Komplikasyonlar doktora bağlı olmayan nedenlerden oluşan normal dışı durumlardır. Örnek çok aşırı yapışık olan dokularda ameliyat yapılırken oluşan yaralanmalar (nadirdir ama olabilir). Ancak malpractice (malpraktis okunur, yaklaşık olarak meslek hatası olarak tercüme edebiliriz) doktora bağlıdır ve azaltılması mümkündür. Epidurale bağlı oluşan "sakatlık" son derece ender görülür ve komplikasyon mu malpraktis mi o tam olarak belli değil. Epidural konusunda tecrübeli anestezist arkadaşlarımızla çalıştığımızdan ben yakın çevremde duymadım. Kar/zarar oranını düşündüğünüzde epiduralin genel anesteziye oranı birden yüksek çıkıyor, yani komplikasyon oranı ve oluşabilecek komplikasyonların neticeleri genel anesteziye göre nispeten daha hafif, ama hiçbir zaman "hiçbirşey olmaz" garantisi verilemez. Şu söylenebilir: İyi uygulanmış epidurale bağlı normaldışı bir durum oluşma şansı oldukça düşük ve üzerinde durmayın. İnsan sokakta yürürken bir araba gelip çarpabilir, onun da garantisi yok. Epidural şansı olanlara epidurali tavsiye ediyorum.


SORU:

Adet döneminden 15 gün önce ilişkiye girince hamile kalınıp kalınmadığını en erken ne zaman tespit edebilirim? Bununla ilgili test en erken ne zaman yapılabilir? Yardımcı olursanız sevinirim. Ayrıca bu aşamadan sonra hamileliği önlemek için yapılabilecek birşey var mı ?



CEVAP:

Adetin birinci gününden diğer adetin birinci gününe kadar geçen süreye siklus adı verilir. Bu siklus genellikle 28 gündür. Bu siklusun tam ortasında ovulasyon (yumurtlama) olur. 28 günde bir adet görmeyen bayanlarda ise ovulasyon günü şöyle hesaplanır: Örneğin 30 günde bir adet gören bir bayanda 30'dan 14 gün çıkarılır, geriye kalan 16 gün, adetin ilk gününden itibaren 16. günde yumurtlama olduğunu gösterir. Bu ovulasyon gününden 5 gün öncesi ve sonrası "tehlikeli" günlerdir. Ancak teorik olarak kadında adetin her dönemindeki ilişkide gebelik oluşabilir.   Oluşan gebeliği anlamanın en erken yolu beklenen adete 3-5 gün kala kanda beta HCG ölçümü yapmaktır. Bu ölçüm yüksek çıktığında (>10) gebelik henüz adet gecikmesi olmadan anlaşılabilir.   Diğer bir yol da adet gecikmesi olduktan sonra en erken birinci haftada idrarda gebelik testi yaptırmaktır. Gebeliği oluşmadan önlemenin birtakım yolları olmakla beraber bunlar ilişkiden sonraki ilk üç gün içinde ve gerçekten gerekli durumlarda kullanılırlar.


Video: Hamilelik döneminde çalışmak-Dr.Kağan Kocatepe


SORU:

En son eşimle ekimin 2'sinde ilişkiye girdim. Bundan sonra ilk aydan başlayarak düzenli olarak gününde ve gereken miktarda kanamalarım oldu, fakat aynı zamanda karnım da büyüyor, şu anda dışarıdan farkedilmiyor, fakat oldukça büyümüş durumda. Bu süre içinde 2 kez idrar testi ile doğum kontrol testi yaptım. İkisi de bana hamile olmadığımı gosteriyor. Fakat karnım büyüyor, ağzımda metalsi bir tat var ve göğüslerim az da olsa büyüdü. Beni yüzüstü yatırmayacak derecede yumurtalıklarımda ağrı, sızlama ve kasıklarımda, karnımda içeri çekilme gibi belirtiler var. Herhangi bir ilaç kullanmıyorum. Gaz giderici tabletler kullanmama rağmen karnımın şişliği inmiyor. Testlere ve düzenli adet dönemlerime rağmen, ki şimdiye kadar 4 kez adet gördüm, hamile olabilirmiyim? Eğer değilsem karnımın şişliği neden ileri gelebilir?

CEVAP:

Düzenli adet görmeniz ve gebelik testlerinizin negatif çıkması sizin gebe olmadığınızı gösteriyor. Ancak bu kadar yoğun bir şekilde gebelik belirtileri yaşayan bir bayanın mutlaka jinekolojik değerlendirme ve ultrasona tabi tutulması gerekir. Çok düşük bir olasılık olmakla beraber her iki gebelik testi de yanlış çıkmış olabilir ve siz "üzerine görme" denen olayı yaşıyor olabilirsiniz. Gebe değilseniz bu belirtileri yaşamanızın nedeni psikolojik nedenlerden (gebeliği aşırı arzulama ya da gebelikten aşırı korkma) kaynaklanıyor olabilir. Bu durumları açıklığa kavuşturmak için doktor değerlendirmesi yaptırmanız zorunlu görünüyor.


SORU:

Sayın Kocatepe,
Gebelik tanısı için sadece beklenen adetin başlamaması ve göğüslerde dolgunluk bir uyarı olabilir mi? Bunun başka sebebleri neler olabilir? Daha önce yaşadığım gebelik durumunda bu belirtilere ek olarak bulantı ve sık idrara çıkma durumunu yaşamıştım fakat şimdi bunlar yok. Hatta gebe kalma ihtimalim çok çok zayıf, eğer bu zayıf ihtimal gerçekleşirse bir aylık gebe olmam gerekir. Cinsel hayatın  düzensizliği örneğin bir aylık süre için cinsel birleşmenin olmaması kadının hormonlarını ve adet düzenini nasıl etkiler? Kaygılarımı giderme konusunda yardımcı olursanız sevinirim.

CEVAP:

Konuyla ilgili olarak lütfen http://gebelik.org/dosyalar/tani.html adresindeki bilgileri dikkatlice okuyunuz. Daha sonra bana bir altbaşlıkla ilgili yeni bir e-mail gönderebilirsiniz. Diğer sorunuza gelince bir ay boyunca cinsel ilişkide bulunmamak kadının fizyolojik yapısında ve hormonlarında bozulmaya yolaçmaz.


SORU:

Regl olmama rağmen hamile olduğumdan şüpheleniyorum. Bunun için ultrasona gebeliğin kaçıncı gününden itibaren gidebilirim ve gebeliğin ultrasonla tesbit edilme durumu % kaçtır? İdrar, kan testi daha mı isabetlidir, hangi testi yaptırmam benim durumumdaki biri için uygun olur? Regl olmama rağmen gebe kalmış olabilirmiyim?

CEVAP:

Gebelik testleri hakkında ayrıntılı bilgiyi http://gebelik.org/dosyalar/tani.html adresinden alabilirsiniz. Daha sonra herhangi bir altbaşlıkla ilgili ayrıntılı soru gönderebilirsiniz.

Normal zamanında, normal miktarda, normal uzunlukta sürmüş olan bir adet görmüşseniz gebe olma şansınız sıfır değil, ancak pratik olarak söylemek gerekirse "gebe değilsiniz".


SORU:

Size bir kaç sorum olacaktı. Biz yeni evli bir çiftiz. Regl  hali geçtikten bir kaç gün sonra eşimle ilişkide bulundum. Şu an için henüz çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz fakat bende garip belirtiler başladı. Fazla yemek yemeye başladım, haliylede kilo almaya başladım, bir kaç gündür baş dönmem var, hiç baş dönmesi yaşamamıştım. Gebelikten şüphelendik fakat şu an tekrar regl oldum ben. Yine de hamile olup olmadığımı merak ediyorum. Test yaptırmaya henüz gitmedim. Bu şekilde regl olduktan sonra da daha önceden hamile kalınma durumu olur mu?

CEVAP:

Normal zamanında adet görmenize rağmen gebe olmanız oldukça düşük bir ihtimal. Ancak yine de çok şüpheleniyorsanız içinizi rahatlatmak için kanda beta-HCG seviyesi ölçümü yaptırın. Daha da rahat etmek istiyorsanız jinekolojik muayene ve ultrason için doktora başvurun.


SORU:

Gebeligin baslangicinda adet görülürmü? Görülürse bu nasil olur? 24 yasindayim ve çocugum yok. Su an adet dönemimin üzerinden 3 gün geçmesine ragmen kahverengi kivaminda bir akinti var. Hamile kalmayi esimde bende çok istemekteyiz. Bu gebelik yoksa adetin olmasini psikolojik olarak etkiler mi?

CEVAP:

Beklenen kanamanin normalden az görülmesi ender durumlarda gebelik sonucunda olabilir. Muayene ve bir gebelik testi (tercihan beta HCG) yaptirmanizda fayda görüyorum.


SORU:

30 hafta 4 günlük gebeyim. Gebeliğin başında 54 kg idim. Şu an 66.5 kilogram oldum. Doktorum hamileliğin sonuna kadar kilo almamam gerektiğini söyledi. Ben de aşırı karbonhidratlı yiyecekleri kestim. Buna rağmen bir haftada 1.5 kilo almışım. Bu yüzden yemek yemeyi de iyice kıstım. Ne yapmalıyım?

CEVAP:

Öncelikle sitenin http://gebelik.org/dosyalar/kiloalimi adresine tekrar girerek kilo alımı ile ilgili bilgileri tekrar gözden geçirin. Preeklampsi ve diabet (şeker hastalığı) açısından gerekli incelemeler yapıldıktan sonra daha fazla kilo alımının engellenmesi için yağlı ve şekerli yiyecekleri kısıtlamak faydalı olabilir. Zira karbonhidratların bebek açısından fazla besleyici özellikleri yoktur. Yağlar da normalden fazla tüketildiklerinde bebeğe bir yarar sağlamazlar. Preeklampsi ve diabet yoksa, siz de diyetinize önem veriyorsanız ve yine de kilo alıyorsanız bünyeniz normalden fazla "su tutuyor" demektir. Gebeliğinizde düzenli kontrollere gittiğiniz sürece bu aşırı kilo alımının önüne geçmek için yapılması gereken başka bir şey yok. 


Video: Hamilelikle ilgili çok sorulanlar - 1. Bölüm


SORU:

26y; 34hafta; ilk gebelik. Donmuş yiyecekler yenebilir mi?

CEVAP:

Kullanma tarihi geçmemiş donmuş yiyeceklerin yenmesinde hiçbir sakınca yoktur.


SORU:

Ultrason 8 haftalık hamile olduğumu gösteriyor. Bu kısmetse ikinci çocuğum olacak. Fakat ilk hamileliğimin aksine hiç iştahım yok ve çok zayıfım, acaba vitamin hapları almalımıyım? Kendimi yemeğe zorlamalı mıyım?  

CEVAP:

"Zayıflık" ile beslenme bozukluğu birbirinden ayırtedilmelidir. "Zayıf" olan bir anne adayı rahatlıkla sağlıklı doğum yapabilecekken, beslenme bozukluğu olan anne adayı gebelik esnasında ve doğumda çeşitli zorluklar yaşayabilir. Size önerim beslenme bozukluğundan şüpheleniyorsanız gebe kalmadan önce bir doktor kontrolüne gidin.


SORU:

Sayın Doktor Bey; Bir gebelik el kitabında, "İçinde Sodyum içeren maden sularının içilmemesinde fayda var, çünkü sodyum mide bulantısını arttırır" diye belirtilmiş... Fakat demir, kalsiyum, magnezyum gibi mineraller içeren bu maden suyu içinde sodyum olduğu için içilmemeli mi?                                                                                                       

CEVAP:

Gebeliğin erken dönemlerinden sonuna kadar bu maden sularının içilmesinde hiçbir sakınca yoktur. İçerdiği maddeler itibarıyla maden suları özellikle yaz aylarında oldukça faydalı içeceklerdir. Sodyumun mide bulantısını artırıcı özellikleri olabilmesi için çok yüksek dozlarda alınması gerekir. Maden sularında bu kadar yüksek dozların olması mümkün değildir.


SORU:

Ben 1969 doğumluyum. Bir kaç ay içinde hamilelik düşünüyoruz, hamilelik öncesi özel bir diyet gerekir mi? Hamilelikten birkaç ay önce folik asit içeren haplar tavsiye ediliyor, folik asit nedir ?, nelerde bulunur?

CEVAP:

Gebelik öncesi dönemde uygulanması gereken özel bir diyet yoktur. İdeal olanı genel sağlık kontrolünden geçtikten sonra gebe kalmaktır. Folik asit kullanımı konusunda yapılan çalışmalar çelişkili sonuçlar verdiğinden, şu an için ancak daha öncesinden nöral tüp defektli bebek doğurmuş olanlara bu tedaviyi öneriyoruz.   Ayrıntılar için http://gebelik.org/dosyalar/beslenme1.html adresine gidiniz.


Video: Hamilelik (gebelik) dönemi bilgileri


SORU:

24 yaşındayım. 29 haftalık gebeyim.doğum öncesi 57 kilo idim. şu an 74 kiloyum ve ilk gebeliğim.normal kilo alma sınırını aştım.bu konu da şimdiden sonra ne önerirsiniz.

CEVAP:

Gebelikte kilo alma konusundaki ayrıntılı bilgileri http://gebelik.org/dosyalar/kiloalimi.html adresinden okuyun. Aldığınız kilo biraz fazla olmakla beraber preeklampsi ve diabet yönünden araştırma yapıldıysa ve bebeğin gelişmesi normalse gebeliğin devamında aşırı karbonhidratlı yiyeceklerden kaçınmak dışında yapmanız gereken birşey yok.


SORU:

Merhaba ben Kazakistan dan yaziyorum.Yasim 21,gebelik haftasi 30,ilk cocuk olacak.sorum su Turkiye ye gittim.Ordan yeni geldim.Doktorum bana (supradin,ferrum fort)adinda hap verdi. Tahlillerimde normal cikti.7 ay boyunca 9 kilo aldim.Yememe cok dikkkat ediyorum.
Sut ve sut urunlerini duzenli olarak yiyorum.Hap icmesem olur mu?

CEVAP:

Gebelik döneminin genellikle 16. haftasından itibaren (bulantılar tamamen bittiğinde) anne adayları hergün mutlaka gebelik döneminde kullanıma uygun demir içerikli ilaçlardan birini düzenli olarak almalı, bunu lohusalığın sonuna kadar sürdürmelidirler. Gebelikte anne adayının artan kan yapımında, bebeğin oluşmakta olan kan hücrelereinin yapımında ve yine bebeğin doğum sonrasında ihtiyaç duyacağı demir depolarının oluşturulmasında gerekli olan demir, ne kadar düzenli beslenilirse beslenilsin yeterince alınamaz.   Beslenmeniz düzenliyse vitamin ilacını almanız mutlaka gerekli değil, ancak demir ilacınızı mutlaka alın. 


SORU:

Gebelikte haftada bir kez cinsel ilişki deniyor, daha fazla olması sorun yaratır mı? Şu an testler normal görünüyor yani düşük tehlikesi mevcut değil.

CEVAP:

Gebelikte bir problem olmadığı sürece cinsel ilişkide sayısal bir kısıtlama gereksizdir. Bu konuda ayrıntılı bilgiler almak için http://gebelik.org/dosyalar/cinsellik.html adresindeki bilgileri okuyunuz.


SORU:

Sorunlu bir hamilelik dönemi geçiriyorum. İlk üç ayında düşük riski vardı, ama şimdi riskin kalktığını söylüyor doktorum. Şu an dördüncü ayın ortalarındayım. Acaba eşimle cinsel ilişki kurabilirmiyim? Bu benim için risk teşkil eder mi?

CEVAP:

Düşük riskinin ortadan kalkmış olması demek, kanama ve ağrının tümüyle iyileşmiş olması ve son 15 günden beri hiçbir şekilde bu şikayetleri yaşamıyor olmanız demektir.Durumunuz buna uyuyorsa ve tüm gebelik boyunca ilişkiyi kısıtlayacak bir durum sözkonusu değilse (placenta previa gibi) cinsel yaşamınıza kaldığı yerden devam edebilirsiniz. Gebelik ve cinsel yaşam konusundaki ayrıntılı bilgiler için http://gebelik.org/dosyalar/cinsellik.html adresine gidin.


SORU:

Yaşım 27. Gebeliğimin 8. haftası. İlk gebeliğim. Şu an kocamla cinsel ilişkiye girsem ne gibi sorunlarla karşılaşabilirim.

CEVAP:

Gebeliğinizde bir problem olmadığı sürece bu gebelik haftasında eşinizle ilişkiye girmenizde sakınca yoktur.  Bu gebelik haftasında cinsel ilişki aşağıdaki durumlar sözkonusu olduğunda sakıncalı olabilir: düşük tehdidi ya da diğer nedenlere bağlı kanama, öncesinde iki ya da daha fazla sayıda düşük yapmış olmak, baba adayında ya da anne adayında aktif genital enfeksiyon bulunması.


SORU:

Sn Dr. Kağan Kocatepe, biz bir yıllık evliyiz. Eşim 7 aylık hamile. Cinsel ilişkiye daha ne kadar daha devam edebiliriz?

CEVAP:                 

Gebelikte aşağıda sayılan normaldışı durumlar oluşmadığı sürece cinsel ilişkiye doğum olana kadar devam edilebilir. Ancak anne adaylarının büyümüş uteruslarının cinsel ilişki esnasında yarattığı kasılmalar genellikle rahatsız edici ve ağrı verici boyutlarda olabileceğinden cinsel ilişkiye 36. hafta sonrasında ara vermekte yarar olmakla beraber zorunlu değildir.    

Yaşanan ilk gebelikte cinsel ilişkinin belli bir süre kısıtlanmasını ya da uygulanmamasını gerektiren durumlar şunlardır:   vajinal kanama, erken membran rüptürü (suların erken gelmesi), erken doğum tehdidi, ya da erken doğum riskinin fazla olduğu durumlar (http://gebelik.org/dosyalar/edt.html), anne ya da baba adayında genital enfeksiyon varlığı ya da şüphesi.  


SORU:

Hamilelik sirasinda cinsel iliski esnasinda penis uzunlugunun bebek üzerinde bir etkisi olur mu? Böyle bir tehlike varsa kaçinci ayda baslar? Vajina agizindan bebegin bulundugu bölüme kadar uzunluk nedir?

CEVAP:

Vajinanin yaklasik uzunlugu 12 santimetre olmakla beraber vajina girisinden servikse (rahimagzina) olan uzaklik genital bölgenin distaki cilt kismiyla beraber yaklasik 16 santimetreyi bulur. Iliski esnasinda olagandisi bir dirençle karsilatiginizda servikse ulastiniz demektir. Bu asamada daha fazla ileriye gitmezseniz bir problem olusmaz.


Soru

Ben gebeliğimin 28. haftasındayım. Çalışıyorum, fakat evim ve işimin mesafesi uzak, bu da beni sabahları ve akşamları trafikte ve sıcakta çok yoruyor. Bir an önce izne çıkma çabası içindeyim. Gebeliğim ile ilgili önemli bir sorunum yok. Başından itibaren doktor kontrolünde tutuyorum herşeyi. Fakat yine de bazen aklıma takılan veya içimi kemiren sorular oluyor, bunları da elimdeki kitaplardan telafi etmek istiyorum. fakat bazen bu da yeterli olmuyor. Çok endişelendiğimde de doktoruma gidiyorum fakat bu endişelerim neredeyse haftada bir yenileniyor. Mesela geçen hafta bebeğim hiç hareketsizmiş gibi sandım, ultrasonda bakıldı gayet normal, bu hafta ise aşağıya doğru sancılı bir basınç yapmaya başladı, sanki bir anda tuvalete gitmeliymişim gibi. Sanırım bu endişelerim bebeğim sağlıklı doğana dek devam edecek. Yedinci aya girmekle bende erken doğum yaparım korkusu başladı. Çevremde en olmayacak şeyleri olmayacak zamanda yaşayan hamile arkadaşlarım oldu. Açıkçası böyle bir durumun meydana gelmesini istemiyorum.

Sizce ne yapmalıyım, boşa mı endişeleniyorum?    

Cevap

Erken doğum korkusu genellikle ilk gebeliğini yaşayanların ortak problemi. Ancak erken doğum çok sık görülen bir olay olmamakla beraber ortaya çıktığında mutlaka belirti verir. Bunlar arasında en önemlisi karnınızda sertleşme hissetmeniz ve bu durumun 10 dakikada en az üç kez olması ve her sertleşmenin en az 40 saniye sürmesi. Ayrıca kanama olması da bir erken doğum belirtisi olabilir. Ancak kural olarak karında sertleşme olmadan erken doğum olması çok çok nadir görülen bir durumdur.

Size tavsiyem; diğer insanların  yaşadıklarından fazla etkilenmeyin: doğum tümüyle FİZYOLOJİK  bir olaydır ve çok büyük olasılıkla anne ve bebek açısından normal sonuçlanır. Bizim varolma amacımız bu az olasılığı yaşayan kesime yardımcı olmaktır.  


Soru   

Öncelikle böyle bir site oluşturmanızdan ötürü size teşekkür ediyorum. Sorum ise şöyle: yaklaşık 32 haftalık gebeyim (son adet başlangıç,13.06.99). Doğum sırasında uygulanan epizyotomi sonrasında vajen deformasyonu olup olmayacağından endişe ediyorum,ilk defa doğum yapacak olmam bu endişelerimi daha da artırıyor, bunun için estetik bir müdahale olup olmadığını merak ediyorum. Sezeryan bu endişem için bir alternatif olabilirmi?

Cevap

Epizyotomi adlı kesi normal doğum esnasında bebek başı çıkarken vajinada yırtık oluşmaması için uygulanan bir müdahaledir. Yani amacı vajina yırtıklarını ve daha sonra oluşacak "vajina deformasyonunu" önlemektir. Usulüne uygun ve tam zamanında yapıldığında (bebeğin başının çıkmasına yakın bir zamanda) oldukça etkilidir.  
Sezeryan elbette ki bu ePizyotomiyi gereksiz kılacaktır, ancak sırf bu yüzden sezeryan ile doğum yapmak doğru değil. Sezeryan daha farklı nedenler için uygulanan komple bir ameliyattır. Normal doğum ise tümüyle fizyolojik bir olaydır. Vajinada doğumlara bağlı "sarkmalar" daha çok doğum sayısı ile ilgilidir. Üç veya daha fazla doğum yapanlarda kaçınılmaz bir şekilde bu "sarkmalar" olabilmekte, ancak bu durum daha sonra yapılan bazı estetik operasyonlarla düzeltilebilmektedir.  


Soru  

Böyle bir site hazırlayarak bizlere yardımcı olmanız büyük bir hizmet. Bunun için öncelikle teşekkürler.  Sorunum ise şöyle; Gebeliğimin son haftalarını yaşamaktayım,eşimle birlikte sezeryana karar verdik.. Fakat beni sezeryan sırasında alacağım narkoz oldukça rahatsız ediyor. Düşüncem anestezik maddelerin bana ya da bebeğe zarar verme olasılığı. Bu konuda bizi aydınlatırsanız size müteşekkir kalacağız.

Cevap

Sezeryan için uygulanan genel anestezide uyulan bazı kurallar vardır. Bu kurallar bebeğin mümkün olan en düşük miktarda anestezik maddeye maruz kalmasını sağlamak içindir. Bu amaçla sezeryan öncesi anne adayının karnının antiseptik maddeyle silinmesi ("boyama") işlemi anne adayı uyumadan önce yapılır. Anne adayı tümüyle ameliyata hazır olduktan sonra anestezi doktoru uyutma işlemine başlar. Daha sonra bebeğin anesteziden mümkün olduğunca kısa süre etkilenmesi için bebek mümkün olan en kısa zamanda çıkarılır. Bebek çıktıktan sonra ameliyatın geri kalan kısmı daha rahatlamış bir şekilde tamamlanır.

Elbetteki normal doğum ile karşılaştırıldığında sezeryanın riskleri daha fazladır. Hem anne adayı hem de bebek için anestezinin kendisine bağlı bazı riskler ve cerrahi işlemin kendisine bağlı bazı riskler sözkonusudur.

Sezeryan ameliyatı hakkındaki ayrıntılar için http://gebelik.org/dosyalar/sezeryan/sca.htmladresinin ilgili kısmındaki bilgileri dikkatlice okuyunuz. Daha sonra bana konunun altbaşlıklarıyla ilgili bir e-mail daha yolayabilirsiniz.


Soru   

Normal doğum sonrasında vajina eski halini alıyor mu yoksa eskisinden daha geniş bir halde mi kalıyor? Eski halini almasını kolaylaştıran  etkenler varsa nelerdir?

Cevap

Normal doğum sonrasında vajina girişinin eski halini alması ön planda doğum esnasında uygulanan doktor manevralarının etkinliğine bağlıdır. Usulüne uygun bir şekilde açılan ve tamir edilen bir epizyotomi iyileştiğinde genellikle az iz bırakır ve vajina girişinde minimal bir genişleme olur. Ancak özellikle zor doğumlar sonrasında vajinanın ön ve arka duvarlarında genişleme olduğunda sistosel (mesane sarkması) ve rektosel (rektum sarkması) adı verilen durumlar meydana gelebilir. Ayrıca bu durumlarda uterusun da az miktarda sarkması söz konusu olabilir.

Epizyotomi tüm bunların meydana gelmesini engellemede etkilidir. Ancak doğum sayısı arttıkça vajina girişinin ve vajinanın hiç doğum yapmamış bir kadına göre farklılıkları daha belirgin hale gelir. Bu durumu normal kabul etmek gerekir. Önemli olan vajina girişinin aşırı genişlemesi şeklinde dıştan görülen estetik bir problem, ya da ameliyat gerektirecek kadar ileri derecede bir "sarkma" oluşmaması.

Epizyotomi konusunda daha ayrıntılı bilgi almak için http://gebelik.org/dosyalar/normaldogum/epizyotomi.html adresindeki bilgileri dikkatlice okuyunuz.


Soru

Ben 4 aylık hamile bir bayanım. Sizden öğrenmek istediğim sezeryan ile normal doğum neye göre karar veriliyor? Sezeryanın bebek için riskleri nelerdir?

Günde 3 tane sigara içmenin bebek üzerinde çok zararları var mıdır.?

Cevap

Sezeryan ile doğum konusunda bilgi edinmek için http://gebelik.org/dosyalar/sezeryan/sca.html adresindeki bilgileri dikkatlice okuyun. Daha sonra özellikle öğrenmek istediğiniz altbaşlık ile ilgili yeni bir e-mail gönderebilrsiniz.

Gebelikte sigara içme konusunda yapılan çalışmalar özellikle günde 10 ya da daha fazla sayıda sigara içen anne adaylarında düşük, bebekte gelişme geriliği, erken doğum gibi normaldışı durumların oluşma riskinin yüksek olduğunu göstermektedir. Ancak günde tek bir sigaranın bile genel sağlık için zararlı olduğunu artık biliyoruz. Solunum yollarınız ve kalbinizin sağlıklı olması doğum eyleminde ya da sezeryan ile doğumda sizin için çok önemli. Bu yüzden mümkün olduğunca hiç sigara içmeyiniz.

Sigara kullanımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler için http://gebelik.org/dosyalar/sigara.htmladresindeki bilgileri dikkatlice okuyunuz.


Soru

Merhabalar; Ben Radyoloji uzmanı doktorum. İlk doğumumda kendi isteğimle sezaryan oldum. Mayısta ikinci doğumum olacak ve normal doğumdan aşırı derecede korkuyorum. Üstelik doğumum İngiltere'de olacak. Orada bu konuda nasıl bir uygulama yaptıkları konusunda bilginiz var mı?

Bir problem olmadığı için beni normal doğuma zorlarlar mı acaba? Bu konuda sizin düşüncelerinizi de merak ediyorum. İlk doğumumdaki doktorum normal doğumun fizyolojik bir olay olduğuna inanmıyordu. Şu anki doktorum normal doğum için ısrar ediyor... Şimdiden teşekkürler...

Cevap

Dünyada (özellikle de gelişmiş ülkelerde ) anne adayları ve doktorlar arasında VBAC (vaginal birth after caesarean-sezeryan sonrası vajinal doğum) sıklıkla duyulan bir olgu haline geldi, ancak ülkemizde nedense tam tersi bir eğilim var. Yani anne adayları "benim ilk doğumum çok ağrılı oldu, ikincisini kesinlikle normal doğurmam!" diyorlar. Bu, A.B.D.'nin literatürden okuduğumuz kadarıyla 20 yıl önceki durumu... En büyük neden de ülkemizde doğumda epidural gibi analjezi/anestezi yöntemlerinin yaygın kullanılmaması. Bu yüzden de anne adayları ağrı çekmek istemiyorlar ve sezeryan istiyorlar.

İngiltere'deki doktorunuz elbette sizi zorlamayacaktır, ancak VBAC nispeten düşük riskli bir uygulamadır. İlk sezeryan altsegment transvers uterus insizyonuyla yapılmış ise doğum esnasında uterus rüptürü riski binde 2'dir. http://gebelik.org/dosyalar/sezeryan/sca.html

Benim görüşüm normal doğumu denemeniz yönünde. Doktorunuza kliniğin ve kendisinin VBAC konusundaki tecrübelerini (kaç yıldır yapıldı, kaç doğum oldu, kaçında ve ne tür komplikasyonlar gelişti gibi) anlatmasını istemenizi gayet doğal karşılayacaktır.


Soru

Merhaba doktor bey öncelikle böyle yardım amaçlı bir site kurduğunuz için teşekkür ederim. Benim derdim şu: Ben dayımın kızıyla evlenmeyi düşünüyorum. Korkum akraba evliliğisonucunda sakat bir çocuğumuz olma ihtimali. Normal evlilikler sonucunda sakat bebek oluşma ihtimali bizim durumumuzda ne kadar artıyor?

Cevap

Türkiye'de ve dünyanın birçok bölgesinde akraba evlilikleri yaygındır.
Akraba evliliği ve özellikle sizin durumunuzda oldugu gibi birinci derece akraba evliliği durumunda doğacak bebekte bedensel sakatlık oluşma riski akraba olmayanların evlenmesinden doğacak çocuklarınkinden çok fazla değildir. Ancak kalıtsal nitelikli bazı kan ve metabolizma hastalıklarinin oluşma riski yaklaşık iki kat artmıştır.

Bu durumu şu şekilde açıklamak mümkündür:

Bir bireyin genlerinde belli bir hastalık için taşıyıcılık olduğunu düşünelim. Bu durumda birey ebeveyninin yanlızca birinden hastalık yapan geni aldığı için hastalığı genlerinde taşır ancak kendisi hastalanmaz.

Yakın akrabalar arasında aynı hastalık genini taşıma olasılığı yüksek olduğundan akraba evliliklerinde aynı hastalığı taşıyan iki bireyin evlenme olasılığı artar. Akrabalık ne kadar yakınsa evlenen bireylerin aynı hastalık genini taşıma olasılıkları o kadar yüksektir.
Bu yüzden bireyin yakın akrabalarından biriyle evlenmesi durumunda eğer evlendiği bireyde de taşıyıcılık söz konusuysa bu durumda çocuğa kalıtım kurallarına bağlı olarak hem anne hem de babadan bu hastalık geni geçtiğinde çocukta hastalık belirtileri oluşur.

Eğer yanlızca anne ya da babadan taşıyıcı geni alırsa bu durumda çocuk da taşıyıcı olur.

Özetle:

Belirli hastalıklarin genleri insan vücudunda bulunabilir ve birey bunları hiç hastalık belirtisi göstermeden nesilden nesile aktarır.

Yakın akrabaların aynı hastalık genini taşıma olasılıkları akraba olmayanlara göre daha yüksektir.

Aynı hastalık genini taşıyan akrabalar evlenirler ve hem anne hem de baba tesadüfler sonucu çocuğa genleri aktarırsa çocukta hastalık belirtileri oluşur.

Akraba evliliklerinden olma çocuklarda bedensel sakatlıklardan çok bazı kalıtsal kan ve metabolizma hastalıkları daha yüksek olasılıkla gözlenir.

Üniversitelerin genetik kliniklerine başvurup bebeğinizde belli bir hastalığın oluşma riskini öğrenme imkanınız var. Ancak bunun için soyağacınızı önceden iyice araştırın. Gidebildiginiz kadar geriye giderek yakın akrabalarınızda varsa ne gibi hastalıklar olduğunu araştırın ve bunları kaydedin. Gebelik olustuğunda da tüm anomali tarama yöntemlerini (ultrason ve üçlü test gibi) uygulayabilen doktorlara takibe gidin.


Soru

Kısa bir süre sonra gebe kalmayı planlıyorum. İşyerimde bütün gün bilgisayar başında çalışıyorum. Bu durumun herhangi bir riski var mı ?

Cevap

Bilgisayar başında uzun süre oturan anne adaylarının gebeliklerinde belağrısı şikayetlerinin daha fazla olduğu benim kendi izlenimim. Yani bilgisayarın kendisinin şu ana kadar saptanmış olan bir zararı yok, ancak gebelikte ağırlık merkezi değiştiğinden uzun süreli oturmaya bağlı olarak bel problemleri gelişebilir. Önerim gebe kaldığınızda mümkün olduğunca kendinize dinlenme aralıkları yaratmanız, koltuğunuz ortopedik değilse bunu değiştirmeniz ve koltuğunuz belinizi kavramıyorsa arkanıza sert bir yastık yerleştirerek aradaki boşluğu doldurmanız.   Her ne kadar bilgisayar kullanımı konusundaki araştırmalar gebeiik üzerinde zararlı bir etki olmadığını gösteriyorsa da ek önlem olarak bilgisayar ekranınıza koruyucu filtre yerleştirebilir, odanızdaki diğer kullanıcıların da aynı şeyi yapmalarını isteyebilirsiniz.


Soru

Gebelikte oluşan çatlakları nasıl en aza indirebileceğimi öğrenmek istiyorum.

Cevap

Gebelikte çatlak oluşumu ön planda cildin kollajen yapısıyla ilgili ve kalıtsal olarak belirlenmiş bir olaydır. Ancak yine de sizin yapabilecekleriniz elbette var;   Doktorunuzun önerisine göre beslenmeniz ve "aşırı" yere kilo aldığınızı farkettiyseniz besleyici özelliği olmayan karbonhidratlı ve yağlı yiyeceklerden kaçınmanız birinci kural.   Bunun yanısıra özellikle gebelikte çatlak oluşumuna açık olan bacak, kalça, karın ve göğüs bölgesinin badem yağı gibi bitkisel içerikli doğal yağlarla günlük masajı ve daha iyisi piyasada satılan gebelikte kullanıma uygun yine bitkisel içerikli bazı kozmetik jel ve kremleri doktorunuzun önerisiyle düzenli olarak kullanımı da etkili olabilir.


Soru

Yaşım 25, 12.gebelik haftası, hiç doğum yapmadım.Bebeğin cinsiyeti kaçıncı haftada belli olur?

Cevap

Ultrasonun çözünürlüğüne göre, bakan kişinin tecrübesine göre ve nihayet bebeğin ultrason incelemesi esnasındaki pozisyonuna göre değişmek üzere 14. gebelik haftasından itibaren cinsiyet belirlenebilir. Ancak cinsiyet en sık 18. haftadan itibaren belirlenebilmektedir.


Soru

1-ben daha yeni bir hamileyim.  Karnımda ve kasıklarımda bazen aşırıya varan ağrılar oluyor nedendir?
2-hamileyenken saç boyatmak ve perma yaptırmak sakıncalımıdır?
3-kaç aydan sonra kendime bir doktor seçip sürekli kontrol olmam gerekiyor

Cevap

Gebeliğin ilk saptandığı andan itibaren doktor kontrollerine başlamanın sayısız yararı vardır ve bu birçok nedenden ötürü tıbben gereklidir. Bu konudaki ayrıntılı bilgiler için http://gebelik.org/dosyalar/rutin.html adresindeki bilgileri dikkatlice okuyun.   Gebelikte saç boyatma konusunda şu anda elimizde varolan verilere dayanarak saç boyatma işleminin birinci trimester sonuna (3. ay sonrasına) ertelenmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Zira boyama işleminde kullanılan kimyasal maddelerin fetus üzerindeki etkileri konusunda elimizde yeterli veri yoktur. Perma işleminde ise çok fazla sayıda kimyasal madde kullanıldığından en ideali permanın doğum sonrasına bırakılmasıdır.   Kasık ve karın ağrınız için en kısa zamanda doktor kontrolünden geçmelisiniz.  


Soru

yaş:27, 34 hafta, ilk doğum. Benim sorum uykuda yatış pozisyonu. Yatakta pek rahat ettiğim söylenemez, çok rahat olmayıda beklemiyorum zaten. Genelde sol tarafın üzerine yatılması öneriliyor. Bunun sebebininde plesantanın sağda olduğu söyleniyor. Ama ben sol tarafıma yattığımda pek rahat değilim. Doktorum ultrasound sonuçlarına göre plesantanın sol lateralde olduğunu söyledi sebep bu olabilirmi?

Cevap

Uykuda yatış pozisyonu konusunda ilk önerimiz sol yana yatılması. Zira büyüyen uterusun ana toplardamarlara damarlara bası yapmasını engelleyen en iyi pozisyon budur. Plasentanın yerleşimiyle hiç ilgisi yoktur. Sol yanınıza yatarken karnınızın altına bir yastık koymayı deneyin. Başka bir öneri de yastığı bacaklarınızın arasına almanız. Yine rahat uyuyamıyorsanız sağ yanınıza yatmayı deneyebilirsiniz. Sırtüstü yatış pozisyonunu pek önermiyoruz, zaten anne adaylarının da çoğu bu pozisyonda rahatsızlık çektiklerini ifade ediyorlar. Uykusuzluk çekmenizin nedeni gebelikte salgılanan hormonlar da olabilir. Gece yatmadan önce bir bardak ılık süt içmeniz faydalı olabilir.  


Soru

2 aylık bir bebeğin 3.5 saatlik bir uçak yolculuğu yapmasında sağlık veya başka bir açıdan sakınca var mıdır?

Cevap

Bebeğiniz sağlıklı ise yolculuk yapmasında sakınca yoktur.  


SORU:

BEBEGIMIN HAREKETINI NEDEN SOL TARAFIMDA HISSEDIYORUM.GENELDE HEP SOL TARFIM 
ÇOK HAREKETLI BUNUN ANLAMI VAR MI??? VE,
TUZ TÜKETMEDIGIM HALDE NEDEN AYAKLARIM SISMEKTE...
YORGUNLUK OLABILIR MI?ERKEN DOGUM NEDENI OLABILIR MI???
SIMDIDEN ÇOK TESEKKÜR EDERIM

CEVAP:

Bebegin kol ve bacaklari ne taraftaysa hareket daha çok o tarafta hissedilir. Bunun anlami budur. Ayak sismesi tuz tüketimiyle veya erken dogumla ilgili degildir. Gebelikte sik görülen bir bulgu olmakla birlikte preeklampsi açisindan gerekli tetkiklerin yapilmis olmasi gerekir.  


SORU:

25 yaş, 28. hafta, ilk dogum
bebegim oldukca haraketli beni oldukca fazla rahatsiz ediyor bu normal bi durum mu? 

CEVAP:

Fetusun en iyi sağlık göstergelerinden biri hareketli olmasıdır. Bu hareketlerin amacı kas doku kitlesinin (özellikle de solunum kaslarının)  gelişimine katkıda bulunmaktır. Teorik olarak, çok "fazla" oynayan bebek sağlıklıdır, bunun belki de tek istisnası boynuna kordon dolanmış olan bebeğin kendini bu durumdan kurtarmak için belli bir zaman dilimi içerisinde "çırpınır tarzda" uterus içinde hareketlenmesidir. Böyle bir duruma bağlı olarak bebek hareketlerinin aşırı artması çok ender görülen bir durumdur. Çoğu kez, özellikle ilk gebeliğini yaşayan anne adayı bebeğinin "aşırı oynamasından" "yakınır" (çoğu durumda anne adayı buna sevinir de) ve bu bebeklerin hemen tüme yakını enerji seviyeleri yüksek sağlıklı gelişmekte olan fetuslardır. Soru


Soru:

Gebeliğin 30.haftasında bebekte 2 gündür hareket olmaması normal midir? 

Cevap

İki gündür bebek hareketlerinin hissedilmemesi mutlaka doktor kontrolü gerektiren bir durumdur. Zira inutero mort fetalis (bebeğin uterusta ölmesi) durumunun ekarte edilmesini gerektirir.
Bebek hareketlerinin olmaması değil de azalması söz konusuysa ilk önce yapılması gereken sakin bir köşeye çekilip bebeğin hareketlerine konsantre olmaktır. Bebeğin 10 kez oynaması için gereken süre bir saatin üzerine çıkarsa bu durumda doktora başvurmak gerekir. Doktor bebeğin durumunu çeşitli testlerle değerlendirecektir.
http://gebelik.org/dosyalar/iyilikhali/antepartum2.html


Soru

Ben anne adayı olma hazırlıkları içerisindeyim. Kendim 20/04/1974 tarihinde doğdum. Ayrıca nisan ayında doğduğum için kendimi şanslı buluyorum. Nedeni ise bahar mevsimi en sevdiğim zaman. Çocuğumun da nisan ayında doğmasını ben ve eşim çok istiyoruz. Bunun için nasıl yani hangi ay gebe kalmalıyım ki çocuğumuz nisan ayında doğmalı? Takvim yöntemini pek bilmediğimi belirtmek isterim öncelikle. Beni bu konuda aydınlatabilirseniz size şimdiden teşekkür etmek istiyorum.  

Cevap

Muhtemel doğum tarihi hesabı da son adet tarihine göre yapılır. Son adet tarihinden sonra gebelik ortalama 40 hafta sürer.Bu durumda sizin 40. haftada doğum yapacağınız varsayılırsa nisan ayının başında doğum için haziran ayının sonunda, nisan ayının sonunda doğum yapmak için ise temmuz ayının sonunda gördüğünüz son adetten sonra oluşan yumurtlama döneminde gebe kalmanız gerekmektedir. Pratik olarak söylemek gerekirse temmuz ayının ortalarıyla ağustos ayının ortalarındaki bir dönemde gebe kalmanız ve 40. gebelik haftasında doğurmanız durumunda başarılı olacaksınız demektir.  Dikkate almanız gereken 28 günde bir adet gören bir bayanda yumurtlamanın 14. günde olduğudur. Kendi yapacağınız hesapları da buna göre yapmalısınız. Diğer dikkate almanız gereken konu da normal gebelik süresinin 38 ile 42 hafta arasında değişiklik gösterebilmesidir.   Başarılar dilerim.  


Soru

Tetanoz aşısı olmam gerekiyordu. Gebelik 24 haftalık olduğunda olunması gerekiyor mu? Benim 26. haftam ve daha aşı olmadım. Şimdi yaptırsam olur mu? Gripken yaptırırsam tehlikesi var mı? 

Cevap

Tetanoz aşınızı 20. gebelik haftasından itibaren herhangi bir zamanda yaptırabilirsiniz. Ateşli hastalıkların seyri esnasında aşı yapılması, aşıya bağlı ateş (allerjik reaksiyon, aşı ateşi) gibi bir muhtemel yanetkiyi maskelediğinden, aşının ateşli hastalığın iyileşmesi sonrası yapılması tercih edilir.  


Soru

Merhaba. Neden gebeliğin son döneminde sırt üstü yatılmaz? Bebeğimi okşadığım zaman algılayabiliyor mu?

Cevap

Gebeliğin yanlızca son döneminde değil ikinci yarısından itibaren sol yana yatmakta fayda vardır, zira büyüyen uterus ana toplardamarlara baskı yaparak kalbe dönen kan miktarında azalma yaratabilir. Bu ana toplardamarlar vücudun sağ yanından geçtiklerinden sol yana yatılması uterusun bu damarlara olan baskısını hafifletecektir. Bu da başta bacaklar olmak üzere vücudun alt kısmından kalbe dönen ve buradan da vücuda pompalanan kan miktarını artıracaktır. Bu durumda da plasentaya daha fazla kan gideceğinden bebeğin beslenmesi aksamadan devam edebilecektir.

Sol yana yatmanın diğer bir yararı da kan bacaklarda göllenmediğinden varis ve ayaklarda şişme gibi şikayetlerde de azalma olmasıdır.  

İkinci sorun da çok ilginç ve çok güzel bir soru:   Bebek gebeliğin ilk başlarından itibaren sinir sisteminin gelişmesine paralel olarak sesleri duyabilmekte ve çeşitli uyaranları algılayabilmektedir. Hatta ilk doğduğu andan itibaren özellikle yakın objeleri görebilmektedir. Bu yüzden bebeğinle yaptığın konuşmalar bebeğinle kurduğun ilk iletişimlerdir. Eşinin de bunu yapması bebeğin babasının sesine alışmasına katkıda bulunacaktır. Karnını okşama konusuna gelince bebeğin belki bunu net algılayamaz ama okşama esnasındaki ses tonundan bunun sevgi dolu birşey olduğunu rahatlıkla ayırtedebilir.  


İLGİLİ KONULAR: